CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Dostlarımızla birlikte dikta yönetimini göndereceğiz

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, "Biz demokratik yollarla halkın başına dert olan iktidarı göndereceğiz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak dünya siyaset tarihinde bir ilki gerçekleştirip, farklı görüşleri olan siyasi partilerle beraber bir dikta yönetimini sandıkta yeneceğiz ve onları göndereceğiz" dedi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Dostlarımızla birlikte dikta yönetimini göndereceğiz
Editör: admin
23 Şubat 2021 - 15:47

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın Gara operasyonu sonrasındaki ziyaretleri hakkında, "Gara'da bir operasyon yapıldı, geldi beni ve arkadaşlarımı bilgilendirdiler. Meclis'te söyledikleri aynı şeyi anlattılar" dedi.

Kılıçdaroğlu, "Soygunu besleyen Saray'da oturuyor, esnaf da benim sorunum ne zaman çözülecek diye bekliyor. Türkiye'nin en büyük ihalelerini alanların kira borçlarını neden erteliyorsunuz. Bunları hangi koşullarda ertelediler, onları da bilmiyoruz.

Bunların katar sevdası da var. Bir sefer de 90 milyar dolar indirdiler. Bir de doları da 5 lira 80'den sabitlediler. Türkiye Cumhuriyeti'ne rest çekiyor, resti görüyorlar gereğini yapıyorlar.

Sandık önünüze gelecek, dünya siyaset tarihine örnek olacak şekilde demokratik yollarla bunları göndereceğiz. Demokrasiyi savunan dostlarımızla birlikte dikta yönetimini hep birlikte göndereceğiz.

Kongreler yapıyorlar, lehaleb dolu, o kongrelerde virüs hiç yok. Virüs nereye gidiyor, kahvehanelere gidiyor. Ona kim karar veriyor, Erdoğan. 

Kongreler lehaleb dolu ama lokantalarda 2 kişi yemek yiyemiyor.

Bu ülkede huzur içinde yaşayacağız. Hep birlikte bütün zenginliklerimiz ile huzur içinde yaşayacağız. Esnafın, çiftçinin faiz borçlarını sıfırlayacağız. Öğrencilerin borçlarını sileceğiz" dedi.

Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar doların dövizin yükselmemesi için Erdoğan'ın talimatıyla satıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu milletin Merkez Bankası'nda biriktirdiği 128 milyar doları ne yaptın Erdoğan?" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

Kırklareli Belediye Başkanımız burada, siz de hoşgeldiniz. Bütün arkadaşlarla birlikte sizi bağrımıza basıyoruz. 

Bİr gerçeği hepimiz görüyoruz. 19 yıldır ülkeyi yöneten bir siyasal iktidar, tek başına yöneten bir siyasal iktidar ülkeyi bugün hangi noktaya getirdi? Her birimizin, hangi partiden olursak olalım, hangi görüşten olursak olalım, ülkemizi, bayrağımızı, insanımızı seviyorsak, bunun sorgulanması lazım. Ne oldu da 19 yılın sonunda Türkiye bir buhranla karşı karşıya? Bu ekonomik ve siyasal tercihler alınırken CHP'nin pozisyonu neydi, diğer partilerin pozisyonu neredeydi? Hangi siyasal partiler Türkiye'nin geleceğini düşündü? Hangi siyasi parti dediğim dedik diyerek Türkiye'yi bu hale getirdi?
Ülkemize karşı, ailelerimize, çocuklarımıza karşı bir sorumluluk duyuyorsak, ülkenin sorunlarını masaya yatırmak zorundayız. Evde, kahvede, tarlada, dükkanda, sokakta, caddede masaya yatırmak ve konuşmak zorundayız. Eğer konuşamazsak, kimin haklı kimin haksız olduğunu nasıl öğreneceğiz? 
Eğer ülke bir ekonomik buhranla karşı karşıya ise, 19 yılın sonunda milyonlarca kişi işsiz ise, milyonlarca üniversite mezunu iş bulamıyorsa, üniversite mezunu kadınlar evlere temizliğe gitmek zorunda kalıyorsa oturup düşünmek zorundayız.

Her birimize sorumluluk düşüyor, sadece CHP'lilere, Ak Partililere değil. Bu ülkede sandığa giden ve oy kullanan her vatandaş sorumlu. Eğitim sistemine bakın... Yakında sınavlar olacak. 2 milyon 658 bin 40 öğrenci EBA'ya ulaşamıyorsa, ne sınavı yapacaksınız? 5-10 kişi olsa, hadi çözelim. 19 yıldır eğitimde tasarruf yapıyoruz diyorlar. Arkadaş, tasarruf yapacaksan Saray'dan başlayacaksın.

Devleti yöneteceğim, kararları ben alacağım, yanlış kararlar olduğunda da devlet sorumludur, benim sorumluluğum yok diyeceğim. Olur mu bu? Devleti yönetmek sorumluluk üstlenmek demektir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilktir; devletin en tepe noktasında, tek başına devleti yöneten kişi Türkiye Cumhuriyeti devletini beceriksizlikle suçluyor. Akıl mantık almıyor bunu. Nasıl bir siyasi yapı ile karşı karşıya olduğumuzu bilmeniz için anlatıyorum bunu. Böyle bir anlayıştan memlekete hayır gelmez, gelmiyor zaten. Her alanda sorun yaşıyoruz. Ekonomide ciddi sorunlarımız var. Dış politikada geldiğimiz noktaya bakın. Hangi ülkeyle dostluğumuz var? Bir komşumuz vardı; Suriye... Öyle bir hava estirdiler ki, 24 saat içinde Emevi Camii'ne gidip namaz kılacaktık. Ne oldu? 3 milyon 600 bin Suriyeli bizim camilerimizde namaz kılıyor şimdi? Ne işimiz vardı Suriye ile kavgada? Vatandaşlarım adına öğrenmek isterim, şehitlerimiz, işsizlerimiz, çiftçilerimiz, emeklilerimiz adına öğrenmek isterim; Suriye'ye girdiniz, 3 milyon 600 bin Suriyeli geldi, 40 milyar dolar para harcadınız. Bu para esnafa, çiftçiye, sanayiciye harcansaydı ne olurdu? Ülke abad olurdu.

Tepedekiler esip gürleyebilirler. Doğrulara tahammül edemiyorlar. Dillerinden hakareti ayırmıyorlar. Günlük yaşamları içinde bile birbirlerine hakaret ediyorlar. Devlet böyle yönetilmez. Akılla, bilgiyle, erdemle, hoşgörüyle yönetilir. Devlet intikam duygusuyla yönetilmez. Devletin dini adalettir. Defalarca söylenmiş bir sözdür; devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde hangi devletten söz edeceğiz?

21. yüzyılın Türkiyesinde birleştirilmiş sınıflar, ikili eğitim var. Milli Eğitim'e gelince para yok. Niye yok? 'İlla benim dediğim gibi olacak'... Olmaz arkadaş. Bir kişinin iradesiyle devlet yönetilirse Türkiye işte bu hale gelir.

Bizi sevsin - sevmesin, oy versin - vermesin, kim adaletsizliğe uğradıysa yanında olmak zorundayız. Hava Harp Okulu öğrencileri yıllardır hapiste. 15 Temmuz'dan sonra içeri alındılar. Öğrenciler, kampta eğitim yapıyorlar, 15 Temmuz akşamı bunları bindirip otobüslere, komutanların talimatlarıyla götürülüyorlar. Öğrenci ne yapabilir? Komutanım ben seni dinlemiyorum, diyebilir mi? Şimdi bu Hava Harp Okulu öğrencileri müebbet hapisle yargılanıyorlar. Söylüyorlar, bize emir veren komutanı mahkemeye çağırın ve dinleyin. Hakim reddediyor. Mağdur olan vatandaşları çağırın, sorun diyorlar. Çağırıyorlar ve vatandaşlar diyorlar ki, biz bu çocuklardan zarar görmedik. Sonuç olarak bu çocuklar müebbete mahkum ediliyor.

Bu çocuklar 35 - 40 kişilik koğuşlarda yatıyorlar. Aileleri de perişan. Kim haksızlığa uğrarsa, biz onların yanlarında olacağız.

Terörü Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan, bu topraklarla babasının, dedesinin mezarları olan kimse savunamaz. Terörü bir insanlık suçu olarak değerlendirdik. Masum insanların öldürülmesi asla kabul edilemez. Terör dünyanın neresinde olursa olsun insanlığın ortak tavır takınacağı bir lanettir. Terör kimden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin bir insanlık suçudur, teröre karşı durmak da bizim görevimizdir. Teröre karşı mücadeleye karşı çıkan oldu mu? Hayır. Terörle mücadele ciddi bir olaydır. Yurtdışı destekçileri varmış, olabilir, var. Finans kaynaklarının büyük kısmı oradan sağlanıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti'ne düşen görev, o finans kaynaklarını kesmektir. Bu yapıldı mı? Bu konuda çaba harcandı mı? Terörle mücadele etmek, sadece teröristi öldürmek değildir, bu olayı çözmüyor. 40 yıldır yapıyoruz bunu. Terörün beslendiği bütün kaynakları kesmek ve uluslararası alanda mücadele etmek zorundasınız.

Gara'da bir operasyon yapıldı, geldi beni ve arkadaşlarımı bilgilendirdiler. Geçen haftaki grup toplantısında 5 soru sordum. Bu insanlarımız ölmeyebilirdi, halen hayatta olabilirdi. Sorularımı sordum, 5 - 6 yıldır bunlarla neden ilgilenmediniz? Soru haklı mı, haklı. Terör örgütünün elebaşından gittiniz mektup aldınız, İstanbul seçimlerinde bize oy verin diye. Kendi seçimin için mektup alıyorsun, 13 kişinin hayatını kurtarmak için mektup almıyorsun, neden?
İstanbul seçimleri şehitlerimizden daha mı önemliydi? Sorduk, dostum dostum diye ortalıkta geziniyordun. Trump bir telefon açtı, papazı verdin. Söyleseydin kardeşim; bir telefon edersen 13 vatandaşımızı geri verirler. Diyebilir miydin? Diyebilirdin. 

İnsan Hakları örgütleri var, bunlara çağrı yapabilirdin. Rehinelere zarar verilmemesini isteyebilirdin. Yapmadın, niye? Kalktın dedin ki, bu operasyon başarımız oldu. Sorumlusu kim? Elbette Erdoğan. Ben askere desem ki, asker sorumlu, asker siyasetin emrinde. 2 yüzbaşımız ve bir askerimiz ayrıca şehit oldu. Hiçbir asker, kamuda görev yapmış hiçbir görevli bu operasyonu kabul etmiyor, yanlış olduğunu söylüyor. 
Biz bunu söyledik, bir sürü hakaret etti. Sorularıma halen cevap almış değilim. Hakaret edeceğine, sorularıma cevap ver beyefendi. 
Daha acı olanı ise, bu operasyonun sorumlusu elbette Cumhurbaşkanı, Bakanlar ve tüm mensupları ile Türkiye Cumhuriyeti devletidir, diyor. İyi de, bakkal, manav, yeni doğmuş çocuk niye sorumlu? Ortalıkta afilli afilli Başkomutanım diye gezmiyor muydun? Başarısız oldum diyorsun, niye başarısız olduğunu açıkta. TSK'nın kullanılmasına Erdoğan karar verir, Anayasa böyle söylüyor. Kendi sorumluluğundan kaçıyor. Mısır'da öldürülen Esma için ağladı, ağlayabilir. 16 şehidimiz için güldü yahu, aklım almıyor.

Devletin yönetilmediği sadece buradan değil; ekonomiden de belli. Gitti damadı ekonomiden sorumlu bakan yaptı. Türkiye Varlık Fonu'nun Başkan Yardımcısı yaptı, hazineyi, Merkez Bankası'nı teslim etti, yönetemedi. Kayınpeder - damat götürüyorlar. Merkez Bankası'nın kasasında olan 128 milyan dolar buharlaştı. Bu ülkenin fakirinin, fukarasının parası o. Sorduk, bu parayı kime sattın? Şu ana kadar cevap yok. TBMM'de araştırma önergesi verildi, reddedildi. Kendisine milliyetçi diyen parti de reddetti bu önergeyi.

Damat yok ortada, damadı görevden aldı. Damadın görevden alınışını açıklayacak gazete, televizyon bulamadılar. Hepsi korkudan esas duruşta. Bir kaç televizyon kanalı hariç, televizyonlar ve gazeteler damadın istifasını yazamadılar. 
128 milyar dolar sorulunca damadı savunuyor, 'başarılarından çıldırıyorlar' diyor. 128 milyarı peşkeş çekeceksiniz bir avuç tefeciye, bu da başarı olacak öyle mi? Başarılıysa niye görevden aldın? 128 milyar doları senin talimatınla bir avuç insana peşkeş çeken Merkez Bankası Başkanı'nı niye görevden aldın?

Bizi kıskanıyorsunuz diyor. Niye kıskanalım? Kıskanılacak bir şey mi yaptınız? Bir daha soruyorum; 128 milyar doları ne yaptın sayın Erdoğan? Kime verdin?

Merkez Bankası'nın kasası - 57 milyar lira... Peki bunu biz sormayıp ne yapacağız? Sormadığımız zaman vatandaşın hakkını hukukunu savunmuş olur muyuz? Soracğız. Nereye gitti 128 milyar dolar? Hadi bana açıklama, manava, bakkala, sanayiciye, esnafa açıkla. 128 milyar doları esnafa, çiftçiye, sanayiciye verdik de, onlar da anlatsınlar.

128 milyar doları tefecilere verdiler. Dolar yükselmesin diye yaptılar bunu. Şimdi bize diyorlar ki, niye bunları konuşuyorsunuz. Ağırıma giden de 
şu; 128 milyar doların 50 milyon dolarını Tank Palet'e verseydiniz ve Katarlıları oradan çıkarsaydınız daha iyi olmaz mıydı?

İstanbul Havaalanı'nın kira bedeli ertelendi. 2018 ve 2019'dan sonra şimdi 2020 ve 2021'i de ertelediler. Esnafa gelince arslan, bunlara gelince kedi. 1 milyon 300 bin esnafa 7 milyar lira verdiler. Bunların sadece kira ertelemesi 18 milyar lira. 2020 ve 2021'i de erleteyecekler, bir 18 milyar daha... Esnafa sesleniyorum; eğer bunlara oy verirsen iki elim iki yakanda olur arkadaş. Ben senin hakkını savunuyorum. Esnaf Türkiye'nin orta direğidir. Bizim kadar büyük sıkıntı yaşayan başka bir esnaf yoktur dünyanın hiçbir tarafında.

"ESNAFA SESLENİYORUM"

Esnafa seslenmek isterim artık, bunlara gidip oy verirsen iki elim iki yakanda olur arkadaş. Ben senin hakkını savunuyorum. Esnaf Türkiye Cumhuriyeti Devletinin orta direğidir. Bizim kadar sıkıntı yaşan esnaf başka hiçbir ülkede yok. O kadar ileriye gittiler ki, "Paramız yok" diyorlar. Bunlardan bir tanesi açıklama yapıyor. "Şartlar uygun olursa Kanal İstanbul ihalesine de katılmak isterim" diyor. 

Soygun düzeni. Soyguncuları besleyen Sarayda oturuyor. 1 milyon 300 bin esnaf derdim çözülsün diye bekliyor. Esnafınkini 5 ay ertelediler üzerine bir de faiz eklediler. Bunlarınki nasıl ertelendi doğru düzgün açıklama da yapılmıyor. Katar sevdaları da vardı bunların bir kişiye 90 milyon dolar indirdiler. Doları da 5 TL’ye sabitlediler.

Türkiye Cumhuriyeti Devletine rest çekiliyor; resti görüp gereğini yapılıyor. Sandık er ya da geç önümüz gelecek. Biz demokratik yollarla halkın başına dert olan iktidarı göndereceğiz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak dünya siyaset tarihinde bir ilki gerçekleştirip, farklı görüşleri olan siyasi partilerle beraber bir dikta yönetimini sandıkta yeneceğiz ve onları göndereceğiz.

AKP KONGRELERİ

Malum kongreleri var. Onların deyimiyle 'lebaleb' dolu. Orada Covid-19 hiç olmuyor. O kongrelere gitmiyor, kahveci dükkanı açınca oraya gidiyor. Bunun tespitini Erdoğan yapıyor. Akla, mantığa bakın. Esnaf perişan. Bari HES kodu ile gelsinler. Kongreler lebalep dolu iki kişi lokantaya gidip yemek yesin yok olmuyor. Esnafın hali perişan. Bir çalışma diyor ki; lokantacılar esnaf 16 gün para girmezse bunlar batar. Kaç 16 gün geçti? Feryatlar artık sokağa taştı. Hiç kimse umutsuz olmasın değiştireceğiz. A partili, B partili, Egeli, Akdenizli hep beraber huzur içinde yaşayacağız. Esnafın, çiftçinin borcunu sileceğiz. Öğrencilerin KYK borçlarını da sıfırlayacağız.

ERDOĞAN VE BAKAN KOCA'YA AŞI SORUSU

Sağlık Bakanı bir açıklama yaptı, diyorlar ki, "Sinovac aşısında aracı var mı?" Sağlık Bakanı aracı olmadığını söylüyor. "9 Şubat 2021 tarihine kadar, 10 milyon 162 bin 123 doz aşı getirildi, bunlar için Develt Malzeme Ofisi Keymen firmasına 121 milyon 945 bin 476 dolar para ödedi." Burdaki soru şu, aralık 2020 tarihinde Esenboğa gümrüğünden geçiyor aşılar gümrükten geçen 1 milyon 342 bin 298 doz aşı gümrükten Keymen tarafından çekiliyor. Buradaki önemli nokta şu, gümrükteki beyana göre 1 milyon doz aşı için ücret alınmıyor. 1 milyon doz aşı ücretsiz, yani 12 milyon dolarlık aşı ücretsiz verilmiş. Sayın Bakan'a ve Erdoğan'a soruyorum, ücretsiz olarak ithal edilen 1 milyon doz aşı Devlet Malzeme Ofisi'ne her dozu 12 dolardan fatura edildi mi, edilmedi mi? Ücretsiz olduğu beyannamesinde var. 


YORUMLAR

  • 0 Yorum