Ertuğrul Gülsever; "ECDAT YADİGÂRI" SÖYLEMİ İLE TARİH YOK EDİLİYOR !!!"

Memleket Partisi İl Başkanı Ertuğrul Gülsever'den basın açıklaması

Ertuğrul Gülsever; "ECDAT YADİGÂRI" SÖYLEMİ İLE TARİH YOK EDİLİYOR !!!"
Editör: admin
07 Şubat 2022 - 12:48 - Güncelleme: 07 Şubat 2022 - 13:03
Binlerce yıllık tarihi kent dokusuyla ve mimari eserleriyle dünyanın en özgün silüet değerlerine; sosyal ve kültürel birikimine sahip İstanbul’umuzu korumanın -başta kamu kurumları olmak üzere- hepimizin ortak sorumluluğunda olduğu bilincindeyiz.

Yeryüzündeki eserleriyle ve kalbinin derinliklerinde taşıdığı -her geçen gün- gün yüzüne çıkmaya devam eden arkeolojik değerleriyle İstanbul; UNESCO Dünya Miras Listesinde, “Tarihi Yarımada” içinde yer alan 4 bölgeye sahiptir. Süleymaniye Camii ve çevresini içine alan “Süleymaniye Koruma Alanı” da bu bölgelerden biridir.
Evet! Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış ve eşsiz mimarı eserleri barındıran bu büyük şehir; Mimar Sinan’ın -bugün hala işlevlerini yerine getiren- başyapıtlarına da ev sahipliği yapmaktadır.

Osmanlı’nın başmimarı, Mimar Sinan’ın; 1551-1557 yılları arasında, Kanuni Sultan Süleyman adına, yapımını tamamladığı ve Koca Sinan'ın kendi tabiri ile “Kalfalık Devri Eseri” olarak nitelendirdiği Süleymaniye Camii; Klasik Osmanlı Mimarisi’nin en önemli örneklerindendir ve Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Cami, günümüze dek yüzü aşkın deprem görmesine karşın, eserde en ufak bir çatlak dahi oluşmamıştır ve Koca Sinan’ın liyakatinin en önemli göstergelerinden biri olarak dimdik ayakta durmaktadır.
Bu büyük eser,” Ecdat Yadigarı” olmasının yanı sıra, 1985’te, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edilen, bütün insanlığın ortak mirasıdır. Evrensel değeriyle, uluslararası önem taşır ve “Dünya Mirası” statüsü tanınmıştır. Bu nedenle de takdire ve korunmaya değerdir.

Tüm bunlara karşın, dünyanın en önemli tarihsel kent merkezlerinden biri olan ve “Süleymaniye Koruma Alanı” olarak da nitelenen bölgede; tarihi değerlere zarar veren ve İlim Yayma Vakfı tarafından yapılan, yurt binası inşaatının; şehircilik ilkelerine ve koruma kurallarına aykırı bir şekilde yapıldığı görülmektedir.
Bu inşaat, Süleymaniye Camii komşuluğunda ve bütün koruma kuralları hiçe sayılarak yükselmektedir. İnşaat, ulaştığı yükseklikle, Tarihi Yarımada silüetini parçalarken hemen yanındaki Süleymaniye Camii’nin görünüşünü perdelemekte ve mimari değerini olumsuz etkilemektedir. Ayrıca yapı büyük bir kütle olması nedeniyle de tarihi kent dokusuna ve yapı kültürüne zarar vermektedir.

Yerinde yapılan incelemede, Süleymaniye Camii önünde yükselen yapının; yürürlükteki imar planına ve yönetmeliğe aykırı olduğu; aynı parselde yıkılan ve bir kaçak katı olan binadan dahi daha yüksek yapıldığı tespit edilmiştir.
Kamu adına, Tarihi Yarımada’yı ve kültür varlıklarını korumakla görevli, Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun; koruma mevzuatına aykırı karar alması ve onay süreleri tamamlanmadan kazı ve inşaat uygulamalarını başlatması sorgulanması gereken önemli bir husustur.

Ayrıca inşaat sahibi İlim Yayma Vakfı’na imtiyazlı imar izinlerinin verilmesinin yasaya, kurala aykırı işler olduğunun farkındayız. Kamudan milyonlarca usulsüz kaynak aktarımı ve hukuksuz uygulamalar ile gündeme gelen bu vakfın faaliyetlerinin denetlenmesi ve oluşan kamu zararlarının giderilmesi gerekir.
Esasen, Türkiye Cumhuriyeti’nin; kendi evlatlarına yurt yaptıracak hem Kredi Yurtlar Kurumu, TOKİ ve belediyeler gibi kurumları; hem de yurt yapılabilecek daha uygun yerleri vardır ve Süleymaniye Camii’nin koca ömrü ile İstanbul’a ihanet ihtirasının kısa ömrü kıyaslanamaz !!!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hukuka aykırı yapılmakta olan inşaat ile ilgili, Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na acil durdurma istemi ile yaptığı başvuruyu doğru ve yerinde bulmaktayız. Dünya mirası, Tarihi Yarımada’ya zarar veren bu inşaatın, bir an önce yıkılması ve ortadan kaldırılması sürecinde belediyenin yanında olacağız.

Durmaksızın bir “Ecdat Yadigârı” üzerinden propaganda yapan siyasi iktidarın bu söyleminin içinin ne kadar boş ve ne kadar samimiyetsiz olduğu; bu somut örnekle bir kez daha açıkça ortaya çıkmıştır. Aslında, kültürel varlıklarımızın ve tarihi eserlerimizin zarar görmesi veya yok edilmesi süreçlerini meşrulaştırmak için bu söylemin dile getirildiği artık kamuoyumuz tarafından bilinmektedir.
Bu çerçevede sürecin takipçisi olacağımızı; tarihi ve doğal değerlerimizin korunması için kararlı bir şekilde çaba göstermeye devam edeceğimizi değerli kamuoyumuzun bilgisine sunuyoruz.

Bilgi için :
Tülay DOĞAN – Sosyal Medya & İletişimden Sorumlu İl Başkan Yard.
 [email protected]

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum