İYİ Parti Kurucularından Neslihan Seven zehir zemberek bir açıklamayla partisinden istifa etti

İYİ Parti kurucularından Sultan Neslihan Seven yaptığı yazılı açıklama ile partisinden istifa ettiğini duyurdu.Seven açıklamasında “Parti merkezlerinin beslediği kara yaygaracı Goebbels’leri ile zaman kaybetmekte istemiyorum. İnandığım değerlere olan sadakatimle, İyi Parti Kurucular Kurulundan istifa ediyorum.” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Kurucularından Neslihan Seven zehir zemberek bir açıklamayla partisinden istifa etti
Editör: admin
06 Mart 2021 - 23:14

İstanbul milletvekili Ümit Özdağ’ın istifası ardından İYİ Parti karıştı.Bugünde İYİ Parti kurucularından Sultan Neslihan Seven zehir zemberek bir açıklama ile partisinden istifa ettiğini duyurdu.

Neslihan Seven yaptığı açıklamada “Parti merkezlerinin beslediği kara yaygaracı Goebbels’leri ile zaman kaybetmekte istemiyorum. İnandığım değerlere olan sadakatimle, İyi Parti Kurucular Kurulundan istifa ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Seven sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Bizim ödevimiz Türk Milliyetçiliği fikri etrafında kenetlenmiş, amacıyla mütenasip ülküsü olan bir siyasi tecrübenin mecliste yeniden yeşermesidir. Bu vesile ile kurucular kurulu ve GİK üyeliği yaptığım, kendi değer yargılarımın siyasetteki temsil noktası olacağını zannettiğim ve bu zannın hatırına nefsimden kendimden ailemden evlatlarımdan fedakarlık ederek canla başla çalıştığım İYİ Partiden istifa ediyorum. Değerlerimin ideallerimin gerçekleşmesi noktasında yapmış olduğum çalışmalardan asla pişman değilim. Ben inandığım doğrulara layık hareket ettim ve hak olandan doğru olandan hiç sapmadım ve asla taviz vermedim. Değerlerimize aykırı durumlar söz konusu olduğunda her aşamada ifade ettim, mücadelesini verdim.

Bundan dolayı hakkıma girenleri mahsus tutmak kaydıyla, bütün İYİ Partili arkadaşlarıma hakkımı helal ediyor ve helallik istiyorum. Aynı değerlere sahip olan bütün ülküdaşlarımı da beraber hareket etmeye çağırıyorum.” dedi.
Seven ayrıca yayınladığı açıklamada da şunları söyledi:

TÜRK İNKILABININ ÜLKÜCÜSÜNE.“İnkılâbı yapanlar, inanmak istemeyen inatçı hasımlarını inandırmaya [iknaya] mecbur mudur?… Elbette Cumhuriyet taraftarları muktedir iseler, ülkülerini, herhangi bir yolla, ihtilâlle, inkılâpla veya milletçe benimsenen daha başka yollara başvurarak gerçekleştirirler. Bu, ülkücü inkılâpçılara düşen bir görevdir.” (NUTUK) M.K. ATATÜRK.

Kamuoyu ve dava arkadaşlarıma;İmam-ı Matûrudi’ye göre:  İmkânsız, zorunlu ve bu ikisinin arasında olan kavram  “mümkün”. Evrendeki tüm şeyler bu üç esastan birinin içindedir. Büyük sistem (ya da devlet) dayatma kültürünü Türk Milliyetçiği üzerine mahkeme kararları ile uyguluyordu. Bir zorunluluk hali ve imkânsızı gördüğümüz için yeni bir karar almaya mecbur bırakılmıştık. Türk siyasi hayatının yansımalarını öteleyecek, milletin gelişen ve çeşitlenen toplumsal ihtiyaçlarına kapıları kapatacak yolu MHP’sinin demokrasi arayan mensuplarını değersizleştirerek milli ihtiyaçlar listesini yok sayıyordu. Toplumsal yapının en temel dinamiği olan Türk Milliyetçiğinin, savaş ve zafer kudretini, medeniyet arayış ve inşasına katalizör Ulus Devleti kuran aklını, Anadolu irfanı ile keskinleşen ferasetinin önünü kesmenin en kolay yolunu uyguluyordu. Engellenen kongreler, başarısızlığı içeride konumlandıran kişilerle iyice perçinliyordu… İyi parti mümkünü var etmenin kendisiydi. En azından bizler öyle görüyor ve inanıyorduk. 21. Yüzyılın ilk çeyreği bitmeden ödev ve görevlerimizi devralıp büyük ülke hayalimizi gerçekleştirebilecektik. Büyük önder Atatürk’ün de gösterdiği yol olarak siyaset,  muktedir (iktidar) olmanın yolu. Bu yüzyılın gerçeği olan siyasetin bizler için ödev haline gelmesinin sebebidir.

Sistem tek başına başarılı olabilir miydi?

Diğer taraftan İyi Parti kurulmadan önce Anadolu’dan akın-akın Akşener yürüyüşüne destek için yolla düşen kara yağız delikanlılara evlerinin yolunu göstermek Akşener’in parti kurulduktan sonra ilk görevi oluyordu. Geçen yüzyılın kahramanlık destanını yazanKuvay-ı Milliye ileruhlarını besleyenleri evlerinde tek başınalığa mahkûm etmek en hafif tabirle millî şuuru felce uğratmaktı. Bu ağır siyasi travmanın başlangıcından bugüne kadar itiraz ederek izledim. Wolfgang Borchert’in ‘’Yapacak tek bir şey var’’şiiri (batı yıkım edebiyatınıneseri) ve arka planı hepimizin malumudur. Durmamalıyım ve durmamalıyız ödevimiz önemli.

Sarı muhalefet Türk Milliyetçilerini birleştiren kaderin adı olmamalıdır.

Fransız sosyolog Gustave Le Bon’a göre birey, kararsız bir varlıktır. Organize olma imkânından, yoksundur. Düzen kurmak için liderlerin despotluğuna ihtiyaç duyar. Ve diğerleriyle bir ideal (dava) için birleştikleri zaman da, bir ‘şef’in otoritesine… Bu tanım bizim siyasi partiler kanunun esas halidir. Bu ezber bizdeki siyasi parti liderlerinin en gizli ajandasında yazan, en genel-geçer yasadır. En başından beri bu böyledir. İttihad ve Terakki ve CHP’nin “halka rağmen ama halk için” anlayışı ile AKP ve gayri resmi ortağının farklarının sıfırlayan uygulama aynı uygulamadır. Bu güne ne kadar benziyor, aradan geçen bir asra rağmen değişen bir şeyin olamaması çok acı… Atatürk devrimlerine olan inancı ne zaman kaybettik. Sahip olabilseydik bu kaderi(!) yenmek mümkündü.Tek parti ve güçlü iktidarların devleti teslim alan tarafından korunacak durumda değiliz.Siyaset yapma hakkı elinden bin bir oyun ile alınan Türk Milliyetçileri sistem için tehlike, millet için ümittir.

Yazılacak, eleştirilecek çok şeyin olmasına rağmen şimdilik ödevimize dönmeliyiz. Sistem eleştirisi ile kavgaya başlamak istemiyorum. Ucuz kişisel hakaret ve saldırılara kapalı kalmak akıllıca ve zaman kaybını önleyecek en güzel yol. Büyük zamana ihtiyacımız var. Atatürk devrimlerinin uygulayıcısı ve tamamlayıcısı olmak en büyük dileğimdir. Parti merkezlerinin beslediği kara yaygaracı Goebbels’leri ile zaman kaybetmekte istemiyorum. İnandığım değerlere olan sadakatimle, İyi Parti Kurucular Kurulundan istifa ediyorum.”

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum