Yargıtay'ın "cemaat" diyerek kurtardığı isim, hangi suç örgütünün dosyasından çıktı...

FETÖ mülkiye yapılanması davasında Yargıtay 16. Ceza Dairesi de kararını verdi. Ancak akıllarda birçok soru işareti oluştu. Hüseyin Avni Mutlu'nun ise Oktarcılarla bağlantısı çıktı...

Yargıtay'ın "cemaat" diyerek kurtardığı isim, hangi suç örgütünün dosyasından çıktı...
Editör: admin
27 Haziran 2021 - 15:34

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) mülkiye yapılanması davasında Yargıtay 16. Ceza Dairesi de kararını verdi.

Davada sanık olarak eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da bulunuyordu. Davada yerel mahkeme, Hüseyin Avni Mutlu'yu 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası vermişti. İstinaf Mahkemesi de kararı onamış, Avni Mutlu, hapis cezasını çekmişti.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise, bazı sanıklar hakkında verilen kararı onarken bazı sanıkların hükmünü bozdu. Daire, oy birliğiyle aldığı kararda, Hüseyin Avni Mutlu hakkında kurulan hükmün bozulmasına karar verdi.

Avni Mutlu’yla ilgili kararın bozulmasına ilişkin kararın gerekçesinde ise, Mutlu’nun FETÖ lideri Fethullah Gülen’le yaptığı görüşmenin 2012 yılında olduğunu ve o tarihte örgütün "cemaat" olarak bilindiğini belirtti.

Yargıtay, 2012 yılına dair bir ay belirtmezken, akıllara o yıl yaşanan 7 Şubat MİT krizi geldi. 7 Şubat 2012’de MİT Başkanı Hakan Fidan’ın FETÖ bağlantılı Savcılar tarafından ifadeye çağrılmasıyla ortaya çıkan MİT krizinin ardından, FETÖ'cüler dönemin Başbakanı Erdoğan'ı hedef almıştı. Yargıtay'ın kararında 7 Şubat krizinin es geçilmesi dikkat çekti.

Yine Yargıtay, 2012 yılından önceki, FETÖ'nün Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davalarını ve tüm bu süreci "cemaat" olarak değerlendirmesi dikkatlerden kaçmadı.

 

OKTARCILARA SİLAH DAĞITTI

Hüseyin Avni Mutlu, dün ise, Vali koltuğunda otururken Oktar cemaatine silah dağıtmıştı.

Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan, Odatv editörü Hakan Erol’un “Turnike” isimli kitabında, dikkat çeken iddialara yer verilmişti.

Söz konusu kitapta; Oktar davasında; müştekilerden ve etkin pişmanlıktan faydalananların ifadeleri aktarılırken, Hüseyin Avni Mutlu’nun ismi sıkça geçiyordu.

Kitapta, “Oktarcılar hiçbir can güvenliği ve tehdit gibi sorunları olmamasına rağmen valilikteki tanıdıkları aracılığıyla silah alıyordu” denirken, Oktarcıların “torpil” kullanarak Avni Mutlu döneminde, zorlanmadan silah temin ettiği aktarılıyordu.

Kitapta, "Başta dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say’a ve yüzlerce kişiye dava açmasıyla bilinen ve dosya kapsamında hâlâ tutuklu bulunan Ali Emre Bukağılı, silahını dönemin valisi Hüseyin Avni Mutlu sayesinde temin ediyordu" ifadelerine yer veriliyordu.

Keza yine, Avni Mutlu hakkında başka iddialarda bulunuyordu.

Oktarcıların FETÖ ile bağlantılarını yaptığı ileri sürülen cemaat üyesi Ferit Erdem Rahvancı ile dönemin Valisi Mutlu’nun defalarca kez bir firmada gizli görüşme yaptığı iddia ediliyordu. Rahvancı, FETÖ ile Adnan Oktar arasındaki tüm bağlantıyı sağlayan kişi olarak bilinirken, Rahvancı ve eşi Didem Rahvancı'nın FETÖ ile irtibatları Oktar iddianamesinde de yer almıştı. 25 yıldan fazladır da cemaat üyesi olan Ferit Erdem Rahvancı, Oktar cemaati içerisinde "Kardeşler" grubundaydı.

Avni Mutlu'nun Vali olduğu dönemde birtakım görüşmeler yaptığı iddia edilen Ferit Erdem Rahvancı, bugün firari durumda...

Gazeteci Hakan Erol ise “Turnike” isimli kitabında bu iddialara yer verirken, “İstanbul Valisi’nin, bir cemaat üyesiyle onlarca kez görüşmesinin altındaki neden neydi dersiniz?” diye soruyordu.

İşte Turnike kitabındaki ilgili bölüm:

“Cemaatin en önemli özelliklerinden biri de para gücünden kaynaklı olarak, rüşvet yedirmekti. Cemaat, birçok üst düzey bürokrata rüşvet vermekten çekinmezken, işlerinin görülmesi için daha basit görevde olan herhangi bir devlet görevlisine de “sen bizi, biz seni görmedik” demekten geri kalmıyordu.

Dosya kapsamındaki müştekilerden olan Uğur Şahin, cemaatte yer aldığı dönemde kendisine ruhsatlı silahın sahte kuyumculuk üzerinden alındığını belirtiyordu. Oktar’a korumalık yaptığını söyleyen Şahin, verilen rüşveti de deşifre ediyordu:

“Ben örgütte iken örgüt tarafından bana verilen ve sahte kuyumcu dükkânı kurularak çıkarılan evrak ile aldırılan ruhsatlı silahımla Adnan Oktar’a korumalık yaptım. (...) O dönemde çoğu erkek örgüt üyesi kuyumculuk şirketleri açarak bu yolla silah ruhsatı alıyordu. Bu kuyumcu şirketleri ruhsat alana kadar bir dükkân tutar, bu dükkâna sahte altınlar koyar, faaliyet belgesi vermeye gelecek olan görevliler gelip gerekli işlemleri yaptıktan sonra dükkânı kapatırdık. Biz de aynı yöntemle Üsküdar Emniyet Müdürlüğüne başvurarak taşıma silah ruhsatı aldık. Bu dönemde örgütte sahte kuyumculuk ile açılan kuyumculuk şirketleri için gelen görevli memurlara cüzi miktarda (50-100 TL) para da verirdik.”

Cemaat üyeleri silahlanmayı işte böyle “yasal” yoldan yürütüyordu.

Oktar cemaati hakkında hazırlanan iddianamede de; yapılanmanın silahlanmak için sahte kuyumcu ve şirketler kurduğu, yine silahlı örgüt yapısını kuvvetlendirmek ve örgüt içerisindeki silah sayısını artırmak için çalışmalar yürüttüğü vurgulanıyordu. İddianamede, aramalarda ele geçirilen notlarda örgüt üyelerinin silahların hangi marka ve model olacağına kadar örgüt lideri Adnan Oktar’dan görüş aldığının altı çiziliyordu.

Cemaatte silah taşımak prestij göstergesiydi. Silahlı cemaat üyesi Oktar’a daha yakın oluyordu. Oktarcılar hiçbir can güvenliği ve tehdit gibi sorunları olmamasına rağmen valilikteki tanıdıkları aracılığıyla silah alıyordu. “Can güvenliği” maddesi kapsamında silahlanan Oktarcılar, kuyumcu dükkânlarını silahı aldıktan sonra kapatıyordu.

Oktar’ın talimatıyla çeşitli illerde göstermelik kuyumcu dükkânı açan cemaat üyeleri, bazı noktalarda “torpili” de devreye sokuyordu.

Bu torpillerde ise çok önemli bir kişinin ismi geçiyordu; FETÖ hükümlüsü, eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu!

Birçok cemaat üyesi verdikleri ifadede, Hüseyin Avni Mutlu’nun vali olduğu dönemde zorlanmadan silah aldıklarını anlatıyordu.

Mesela...

Başta dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say’a ve yüzlerce kişiye dava açmasıyla bilinen ve dosya kapsamında hâlâ tutuklu bulunan Ali Emre Bukağılı, silahını dönemin valisi Hüseyin Avni Mutlu sayesinde temin ediyordu.

Yine etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olan Emre Teker’in de Hüseyin Avni Mutlu ile vali olduğu dönemde yakın ilişki yürüttüğü ifade ediliyordu.

Dosya kapsamında müşteki olan Ümit Kuruca ise etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olan ve cemaatin yurtdışı ilişkilerinden sorumlu olan Ece Koç ile Hüseyin Avni Mutlu arasındaki bağlantı için, “Müslüman Kardeşler’in vizesiz ve hukuksuz şekilde İstanbul’a girişinde dönemin valisi Hüseyin Avni Mutlu ile çalışmıştır” diyordu.

Hüseyin Avni Mutlu’nun Oktar ile ilişkisi bununla da sınırlı değildi üstelik...

İddia o ki, Hüseyin Avni Mutlu, 17-25 Aralık öncesinde Oktar cemaatinin FETÖ ve dış işlerinden sorumlu olan Didem Rahvancı’nın ağabeyi Ferit Erdem Rahvancı ile ofisinde sürekli görüşüyordu. Avni Mutlu, defalarca Ferit Erdem Rahvancı ile Ortaköy Portakal Yokuşu’ndaki Rubbit firmasında görüşmeler gerçekleştirmişti.

İstanbul Valisi’nin, bir cemaat üyesiyle onlarca kez görüşmesinin altındaki neden neydi dersiniz?

Çok düşündürücü değil mi?"

Odatv


YORUMLAR

  • 0 Yorum